28 Ağustos 2011 Pazar

Yeni yeni okumayı söktüğümüz yıllarda evimiz şehrin tam göbeğindeydi. Her yere yakınlığı, seçeneklerin çokluğu bakımından artıları olsa da,oyun alanımız olmadığından dolayı vasat bir durumdu. Bisiklet kullanmak, can, dokuz taş oynamak defterdarlığın ya da adliyenin bahçesinde ne kadar zevkli olabilir ki:( Bu sebeplerin şiddeti ile yaz oldu mu bizim yerimiz babaannemin yazlığıydı. Bahçesinde az oyun türetmemiş, az salıncak kavgası edip, erik ağaçına çıkıp ordan çatıda gezip babaannemi korkutmazdık.Hey gidi günler..


Yazlığa inen yolda çok yüksek duvarlı bir ev vardı.Yüksek duvarların başından sonuna kadar aşağıda görmüş olduğunuz turuncu çicekler sarılıydı. Şekilleri ve rengi ile enteresan olan çicekler bizim başlıca oyun arkadaşımızdı.


Yıllardır oyunlarımıza ortak ettiğimiz çiçeklerin ismini sorsalar bize turuncu huni çiçeği derdik herhalde :) Resmen google' da turuncu huni çiçegi diye arattım ve ismini buldum: 


Botanikçesi: Bignonia ; Türkçesi: Acem Borusu' ymuş:)





Acem borucukları benim ciciler ile pek uyumlu dedik. Ayaküstü birkaç poz  verdik.



Etek : üni'den kardeş hediyesi
Üst -kemer :--
Çanta : Fındıkzade pazarı vintage 
Sandalet : Bakırköy' ün meşhur yürüyen merdivenli eskiden alışveriş merkezi formundaki pasajından


Son olarakta 'Güzel yurdumun, güzel tabelalarına örnek!!!! verelim,


Tatil beldelerinde oldukça önemli olan Sağlık Ocağı' nın yönünü gösteren tabela, yıllardır üzeri kapalı bir şekilde orda öylece dururken; etrafta başka bir sağlık ocağını gösterecek bir tabela söz konusu değil malesef.


25 Ağustos 2011 Perşembe


Günlerden bir gün dedim ki; öyle bir tatil istiyorum deniz olsun ,güneş olsun en önemlisi de doğa olsun,
Hani o her sene arzuladığımdan değildi.
Farklıydı işte hissettiğim


Taş, beton koca koca duvarlar yerine dağlar, 
Upuzun yollar yerine yemyeşil çayır çimen, 
İnsan kalabalığı yerine ufkuna hayran hayran baktığım deniz, 
Her nefes alışımda egzoz,kalabalık kokusu yerine  toprak kokusu
Ohhh miss


Sakinlik olsun; agaçlar, böcekler, kuşlar konuşsun benimle..
Bu gece bir farklılık olsun cırcır böcekleri eşlik etsin bana.
Gün ağarırken taka sesleri bozsun sessizliğimi..


Her gün attığım 100 kulaç, Liman'a yürüyüşüm, okuduğum sayfalar, izlediğim kurgular, dinlediğim sessizlik dilediğimden de öteydi.


Sanırım geçen sene 2 yaka arasındaki gidip gelişlerimden, kreasyon hazırlığı, dosyalaması, çizimi, dersi, kitabı, okulu, işi derken baya yormuşum bedenimden öte ruhumu.


Resmen ruhumu dinlendiyorum günlerdir. 


Dayanamayıp pc duvarımı süsleyen  bu fotoğrafla  ile aynı huzurda, aynı dinginlikte, bir tatil yaşadığım için şükürler olsun ki ne şükür.....


<

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Burada ve burada bahsettiğim İdilcan yazılarından sonra sıra bana geldi. Aslında daha yazacaklarım var ama kendime torpil geçeyim dedim :8


Gördüğünüz fotoğraflarda İdilcan doğmuş, annesine, babasına, sevdiklerine kavuşmuş. Bizler de onun anı defterine o güne dair duygularımızı yazıyoruz. Sıra bende... Ah, ben pek bir duygusaldım o gün. İlk foto ağlamakla gülmenin kardeş olduğunu ispatlarcasına :)


Kiremit hırka, kül rengi bluz: Mango
Kolye: Breshka 
Jean: Liseden kalma 
Babet: Hatırlamıyorum
Ojeler: Golden rose... (azcık çıkmış, yardıma gidince, bulaşık falan, tam tazeleyecektik İdil doğdu :D )
Saat: Seiko




Burada anlatığım defter, kalem ve kalemlik üçlüsünden kalemimiz yazmayarak bizi yarı yolda bıraktı:) 
  


8 Ağustos 2011 Pazartesi

Yaratıcılıkta sınır yok...
Yeter ki dene,
Ne kaybedersin?
Koskoca bir HİÇ!!!
Niye mi bunları yazıyorum?
Zaman zaman denemekten çekindiğim
ve
fotoğraf çekimlerinde bazen yüzüne bakmadığımız mekanların bizi şaşırtacak kareler çıkarttığı için...


Volan Elbise: Newlook
Ayakkabı : Deichmann 
Şapka: Ben yapmıştım (Tekira Moda Günleri' nde 1. seçilmişti :)
Oje: ALIX AVIEN 215












3 Ağustos 2011 Çarşamba

Fanta' nın bu yıl 10.sunu düzenlediği Fanta Gençlik Festivali artık yazın eğlencesi haline geldi. Ben son 3 senedir katılıyorum. Diğer şehirlerde nasıl olur bilmiyorum ama Tekirdağ 'da ortanın üzerinde bir not alıyor benden. 
Hemen hemen her yıl aynı tayfa ile  konsere katıldığımız için konser bizim için bahane , buluşmak şahane modundayız.


Hatta geçen seneki konser maceramı burada bahsetmiştim:( Mutsuz son :(


Bu seneye gelicek olursak ; konuklarımız MANGA ve TARKAN 


 2 Konukta güçlü olunca bu sene diğer senelere göre konser alanı fazlasıyla büyüktü. Konser öncesi olan aktivitelerin nasıl olduğuna dair haberim yok. Çünkü bizim sohbet muhabbet uzayınca Manga' nın son 2 şarkısını dinledik.





Ben sosyal içiciliği bile bırakmak üzereyken Türkiye'nin diğer bir ucunda öğretmenlik yapan arkadaşım bana kaçak sigara getirmiş. Sağol azerice uyarı bizi baya güldürdü. 


SAĞLAMLIĞIMIZ İÇÜN SİGARA ÇAKMAYALIM :)))


Konsere gelecek olursak Tarkan yine aldı götürdü.Dünya starı olmaya yaraşır bir performansı vardı. Dev led ekranlar, ışık gösterileri, harika sahnesi, 3farklı Ceyda Balaban tasarımı kıyafeti, enerjisi derken boşuna STAR olunmadığını tam olarak gözler önüne serdi.


Tarkan'nın her şarkıda değişen sahnesi ile görsel şöleni yakalayabildiğim kadar fotoğraflamaya çalıştım. Ben sahneye ilk görselde gördüğünüz uzaklıktaydım. Bu kadar uzak olunca fotoğraf makinemin hiç bilmediğim yönleri keşfedip, uzaklar yakın oldu:) Konser olunca eller havaya, dans tam gaz; bazı fotolara eller kollar da dahil olmuş. 


Kısacası Tarkan'ın Kuruçeşme'de, Harbiye 'de izleyebileceğimiz niteliklerde bir konserine konuk olduk. Umarım gelecek senelerde konuk olacak sanatçılarında aynı özeni gösterir...










































2 Ağustos 2011 Salı



Bu yazımda canımız İdil'imizin doğum detaylarından bahsetmiştim. İhtiyacımız olan herşeyin çok önemli bir kısmını biz detaylandırıp yapmıştık. İş böyle olunca hem herşey tam olarak istediğimize göre olmuştu, hemde yapım aşamalarında fazlasıyla eğlenmiştik :D

Doğum hazırlıklarının önemli bir parçası da bebek hatıra defteriydi.
Eminönü seferimizde kumaştır, tüldür , süstür fazlasıyla almıştık. Hazırlıkların hepsi bitince de  defteri de biz yapabilir miyiz dedik ve kırtasiyeden sert kapaklı düz bir ajanda kalınlığında defter aldık.

Öncelikle ajandayı beyaz saten ile kapladık. Üzerine kristal tülü büzgü alarak kenarlar geçip üzerini görüğünüz üzere keyfimize göre donattık. Sayfa ayracını da kurdele ile kaplayıp ucuna balık iliştiridk.

Bu işleri yaparken silikon tabancasını kullandık.

Kalem ve kalemliğe gelince hadi bunları da biz yapalım dedik ama nasıl diye düşünürken, kırtasiyeden  kalem ve hokka aldık :D
Hokkayı da kalemi de bir güzel süsledik.

Herşey annemizin istediğine göre hazırdı :D
Sağlıcakla kullanıcağımız günleri hayal ederken  bebeğimiz 40nı bile doldurdu 
Şükürler olsun 
:))

(Hokka: dolma kalem için kullanılan zımbırtı )