30 Temmuz 2012 Pazartesi



Sürekli erteleme halinde olup, yıllardır "Adalara gidiyoooz" diye milleti toplayıp sonra işim çıktı diye aradan sıvışan biri olarak, buzdolabındaki kocaman ERTELEME yazısını da görünce "Kınalı'ya gidiyoooz" dedik. Bozuk bir Türkçe ile :))))

29 Temmuz 2012 Pazar

Haziran'da gerçekleşen Galatamoda 2012 oldukça renkliydi, buram buram ıhlamurdu ve acayip sıcaktı:) Ağaçların gölgesinde tasarımcıların çadırları arasında kaybolduk. 
 Fotoğraf makinemin şarjı yettiğince ilgimi çeken detayları fotoğrafladım.
(2ay öncenin yazısı biliyorum ama sizde beni biliyorsunuz)

27 Temmuz 2012 Cuma



Teyze demek anne yarısı demekse İdil benim de kızım :)))
Minik paremiz, İdilparemizzzzz 1 yaşına bastı:)
Sayıyla 1, yazıyla bir :) 
İnsanın inanası gelmiyor. Daha dün doğmamış mıydı? Ben bu meleğin fotoğraflarını çekmemiş miydim?
Sağlıklı, bereketli, tertemiz kalpli, başarılı, neşeli bir ömür diliyorum güzel kızıma:)))

26 Temmuz 2012 Perşembe


Keçe ile kumaş parçalarının muhteşem buluşması:)))
Eğer keçe ile uğraşsaydım, bu inekçikleri her yere kondururdum. 
Buzdolabıma, kitap sayfalarımın arasına, yakamdaki broşa,
hediye paketlerimin üzerine...

Deneyin derim:)  

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Kataloglar arasında kaybolduğun halde, işte bu diyeceğin bir davetiye çıkmadı mı karşına?

Üzülme, harekete geç, Davetiyeni Sen Tasarla!

Nasıl mı? 
Suluboya, kuru kalem ya da pastel boyaların bu iş için sana yardımcı olacaktır. İlham perini dinler, düğün konseptinin rotasından gidersen davetiyen HAZIR:))
Geriye sadece bir tane örnek hazırlayıp, matbaacı amca'dan çoğaltmasını rica etmek kalıyor:)))

kaynak
Topkapı Sarayı'na hatta tarihi yarımadaya hayranlığım çok çok uzun yıllar öncesine dayanır. Küçücükken, kocaman ağaçların arasında Gülhane Parkı'nda gezmek, Sarayburnu'na giden yolu bir kez bile tamamlayamamak, padişahların bol mücevherli, tarlatan etekleri salına salına yürüyen kızlarından biri olduğumu hayal etmek sarı dümdüz saçlı kızın çocukluk anılarından birkaçı:)


24 Temmuz 2012 Salı


Burnumun dibinde kaçırdığım onca sergi, konser, workshoptan sonra aldığım karar itibariyle  'Asla savsaklamadan gidilmesi gereken yerlere gidilecekti. İşte o kadar!'.Tartışmaya açık değildi bu karar. Hal böyle olunca, emir de büyük yerden gelince Topkapı Harem-i Hümayun yollarına düştük.

23 Temmuz 2012 Pazartesi



Hayatımın ilk 'Günü' ne dair son yazım ile karşınızdayım:) Şimdi anlatacağım fikre bayıldım, taptım, çok sevdim.

İlk servis olarak limonatalarımı nasıl yapsak da servis etsek derken aklıma çok önceden yabancı birkaç sitede görüp beğendiğim kavanozla servis fikri geldi:)

Öncelikle nasıl küçük kavanoz bulabilirim, Eminönü yapmak şart gibi düşünsem de evde biriken küçük boy reçel kavanozları aklıma geldi. 

Hemen etiketleri söküldü, sıcak sularda bekletip, makineye attım. Misss gibi sıfır koku ile kavanozlarım ayy pardon bardaklarım hazırdı :p

Üzerlerine de masa örtüm ve peçetelerime uygun fiyonklar iliştirip, kamışı da içerisine koyduk mu bir tek karşısına geçip hayran hayran bakması kaldı.

PS:  Limonata bardaklarım ile oldukça uyumlu yağlı boya çalışmasını kardeşim ilkokula giderken yapmış, hatta sergi açmıştı. Aferin Selocan sana :)

20 Temmuz 2012 Cuma


Gelin çiçeklerin sonsuzluğunda top şeklinde, hafif uzun sapı olanları pek beğendim. Hatta beğenmekle kalmayıp, güzel bir detay da yakaladım. 

Hayatımın ilk 'Günü'ne dair sondan bir önceki yazım :) Ne günmüş demeyin lütfen. Bol bol detay yakaladığım için yazıyorum...

19 Temmuz 2012 Perşembe


Yalın Kuş uçuşu burdan ne tutar oralar? dediğinde 

Önce ben uçmadım ki hiç dedim:)

 Sonra ozaman Kuşbakışı ne kadar tutar burdan ora? dedim.

Baktım ki hayata çoktandır kuşbakışı bakmamışım.

18 Temmuz 2012 Çarşamba


Hayatımın ilk 'Günü' yazımda bahsettiğim gibi ikramlıklarımı masadan servis etmeye karar verdim. Ama nasıl? 

17 Temmuz 2012 Salı


Geçen yaz, yazlıkta misafiri bol bir sezon geçirdik. Dostlarımız, akrabalarımız sürekli bizimleydi. Cümbür cemaat yenen yemekler, ardından kahve keyfi, diskoya giden gençlere dondurma ısmarlayan anneanne ve babaanneler, geç kalmayın tembihi dedeler, yavrularına her zaman güvenen babalar anneler, arkadaşlarla kuzenlerle yunus keyifleri, bol film kitap müzik yazın tanımlarındandır. 

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Ben bembeyaz bir gelin olmak istemiyorum, manikürüm de french olmasın diyen renkli, cıvıl cıvıl, cesur gelinlere alternatif oje ve nail art örnekleri...

Son yıllarda french, nazik, narin bir görüntü sergileyip, en sade gibi algılansa da, trendlerin başını çeken nail art çalışmaları da yaban atılır cinsten değil. Gelin buketinizin renklerinin tırnaklara yansımalarına bakar mısınız? Oldukça kibar ve hoş.
Stickerlar, ince uçlu oje gereçleri ve tırnak bantları ile kendiniz bile yapabilirsiniz. 















kaynak

13 Temmuz 2012 Cuma


Günlerden bir gün benim de 'Günüm' olacağı, öncesinde misafirlerimi nasıl ağırlayacağıma karar verip, kocaman bir demlik çay demleyip, çeşitli mamalar hazırlayıp son olarak da rujumu sürüp 'Nerede kaldı kızlar ya hu?' diye hayıflanacağım, aklımın ucundan bile geçmezdi:)

11 Temmuz 2012 Çarşamba


Yeni evlilerin hayalleri arasında dolanıp dururken, "Sarı mor salon nasıl olur acaba?" dedik. Başladık araştırmaya, incelemeye...


İlk başta sarı ve mor bana çok canlı, yorucu ve kombinlenmesi güç 2 renk gibi gelse de araştırmalarım sonucunda, harika 2 cesur renk olduğuna karar verdim. Bol fotoğraflı bir yazı hazırladım ki herkes kendinden birşeyler bulsun, ayrıntılar yakalayabilsin...

10 Temmuz 2012 Salı


Çoğu kızın hayalidir, belki de değil. Hem gelsin, hem gelmesin denilen belirsiz bir gündür, çok anlamlar yüklenilmiş, en özel, en masum gündür... Heyecan doruktadır, her aşamasında hem de...   


Vee hikaye başlar...



Son 2 sene içinde sayısız gelini damatlarına ya da damatları gelinlerine emanet ettim. Sevdiklerimin bu mutlu ve en özel anlarında yanlarında olmaktan, onların içlerindeki heyecanı paylaşmaktan dolayı çok mutluyum. Bu süreçte bazen nedime oldum, bazen ucundan sağdıç... Bazen fikirlerimi paylaştım, bazen ise sadece davetli olarak yanlarında bulundum.


Bu unvanlar eşliğinde oldukça bilgi birikimine sahip olduğumu düşünüyorum. Her ne kadar henüz gelin olmasam da edindiğim tecrübeler ve her danışılan fikirlere dair araştırmalarım sonucunda bilgilerimi sizlerle paylaşmaya karar verdim. Aklımda bir sürü fikir ile GELİNİM dosyasını oluşturmaya başlıyorum.


Gelin ayakkabısından tutun da, düğün için çalınacak şarkılara, DIY önerilerinden damatların kol düğmelerine kadar geniş bir yelpazede yazılar ile dopdolu bir dosya bizlerle olacak.


Faydalı, okumaya doyamadığımız, düğün hazırlık stresini alıp yerine keyfin alacağı, yenilikçi, yaratıcı konu ve konuklar bizimle olsun ;)))


Pembe pembe güller, ortancalar açarken hayatta; sizlere kaçıncıya bol bol yazacağım sözünü verdiğimi unutmuş gibi yaparak, tembel bir blogger olarak karşınızdayım.
Aslında çalışkan bir blogger'ım. Araştırıyorum, deniyorum, soruyorum, danışıyorum, tadıyorum yeni yazılarım için.
(Atalet mi oldum acaba blogsfer?:)))
İnşallah hepsini paylaşacağım sizlerle ya da paylaşma arzusu içinde yanıp tutuşmaktayım desem daha doğru, daha inandırıcı olur galiba :)
ya da
 Ne desem yalan olur :)))