30 Ağustos 2013 Cuma


Münir Nurettin Selçuk ne güzel demiş, Bir Tatlı Huzur almaya geldik Kalamış'tan diye... Tatlı Huzur Cafe'de ismini aldığı bu eserin dediği gibi bol huzurlu bir cafe. Küçük yemyeşil bahçesi, salıncağı, çiçekleri, sallanan sandelyesi ve harika dekorasyonu ile misafirlerini İstanbul'un kalabalığından bir nebzede olsa uzaklaştırıyor. Cafenin yönetimi, küçüklüğümde izlediğim Mahallenin Muhtarları dizisinin sevimli Şirin'i, oyuncu Esra Akkaya nın eşi Harun Bey'de. Harun Bey her müşterisi ile birebir ilgilenip, sizi evinizde çay kahve içiyormuş gibi konforlu hissettiriyor. Cafenin dekorasyonu ise Esra Akkaya ya ait. İngiliz tarzındaki döşemelerin çoğu eskitilmiş, ferforje mobilyalardan oluşuyor. Sanki masal diyarındaymış gibi hissediyorusunuz kendinizi.


Avrupa yakasından kalkıp bir kahve içmeye Tatlı Huzur'a gittiğim için bana deli diyebilirisiniz ama İstanbul'un gürültüsünden uzak, masalsı bir diyarın içinde harika sunumları ve Melek'in kurabiyesi için herşeye değer.
Bu cafeye dair daha çok yazı yazacağımı bildiğim için, yazıma burada son veriyorum. 2. Talı Huzur yazısında görüşmek üzere:)



28 Ağustos 2013 Çarşamba


Geçtiğimiz günlerde erkek arkadaşıma doğum günü için ne yapabilirim diye düşünürken, postitlerle aklıma geldi. Birkaç küçük not yazmak..vs sıradan geldi. Biraz düşündükten sonra yukarıdaki Postitlerden Kalp Mektup ortaya çıktı. Bu devasal kalbi bir mektup sayfası yerine koyacak, günün anlam ve önemini belirten bir yazı yazacaktım. En güzel kısmı ise akşam yemeği için beni almaya gelen, şanslı doğum günü çocuğu için süpriz olmasıydı.


Gerekli olan malzemeler: 
  • 2 adet kalp şeklinde 100lük postit, (yıldız, kare, yuvarlak..vb  formlarda olabilir.)
  • Yazı için renkli kalemler
  • Yuvarlak uçlu kurşun kalem ( renkli ince kenarlı sabun veya dikiş sabunları olabilir)
  • Hayalgücü :)

Resim konusunda oldukça vasat biri olarak bu işi şansa bırakmamak için önceden duvara devasal bir kalp çizdim. Açılmamış, yuvarlak uçlu kurşun kalem ile çok bastırmadan kalbi oluşturdum.Yazıyı hazırlarken aklıma geldi, belki dikiş sabunları da işinize yarayabilir.


Öncelikle şablon üzerine kalpleri yapıştırdım. Dış çerçeveyi oluştururken, yavaş yavaş içini de doldurmaya başladım. Her postite 1 veya 2 kelime yazacağım için, postitlerin belli bir sırada olmasına özen gösterdim ki ne yazdığım rahatça okunsun :) Her postit yapıştırdığımda inanılmaz heyecanlandım:)))) Hayal ettiğimden de güzel oluyordu.:)  Kalp tam olarak bitince geçip karşısına birkaç düzeltme yaptım. Farkındaysanız bitmiş halinde bile hala düzelmesi gereken yerler kalmış. Zaman biraz kısıtlıydı da :)

UNUTMAYIN Kİ önce kalp oluşturulacak, düzeltmeler yapılacak, (postit ekleyip çıkarmanız gereken yerler olacaktır) sonra postitlere yazmaya başlanacak.

Bu kadar büyük bir kalbe ne yazacağını bulmak sanırım en zor kısmı :/


Benim kullandığım postitlerin güzel tarafı kalplerin tam ortalarında yapışkanlarının olmasıydı. Postitin 2 kenarı hava kaldı. Böylelikle kalbim 3 boyut kazandı.:))) 


Balonların, insanı harekete geçiren bir enerjisinin olduğuna inanıyorum! Hayatımın her anında benim yanımda olsunlar lütfen!


Balonları da yerleştirdikten sonra DAAAA DAAAMMM işlem sona erdi:) Şimdi sıra süslenip doğum günü çocuğunu beklemede:)))

Sizlerde buna benzer mektuplar, süprizler hazırlarsanız bana yazın olur mu?


27 Ağustos 2013 Salı


Beyaz iş hep bana adaları, yazlık yerleri ve anneannnemin bluzlarını  hatırlatır. Elbiselerin yakasında, etek uçlarında; kimi zamanda sehpaların üzerlerini süsler.  Ne çok emek vardır dimi?

Trakyalı olmama rağmen, Ege'nin evlerini, el işlerini, sofralarına hayranım. Geçmiş yaşamımda Ege kıyılarında yaşayan biri olduğumu düşünüyorum :)

Gördüğüm gibi aşık olduğum bu beyaz işli vintage esintili bluz, hiç ummadığım anda tekrar buldu beni, bu sefer kaçırmadım. Cunda Adası'na gittiğim günde, ait olduğu yere benimle birlikte geldi. Tesadüf diye bir şey yok bence:)

Bileziklerime ve yüzüklerime aşığım evet :)


Bluz: koton, Şort: Defacto, Sarı sandalet: Bakırköy çarşısı,Gözlük: Ray-Ban/ Alaçatı

26 Ağustos 2013 Pazartesi


Her yaz olduğu gibi bir şapka, bir elbise, sıfır makyaj ve bolca hayal ile başbaşayım. Detoks merkezi bence bizim yazlık. Herşey sade ve abartısız. Teferruat yok. Olması gerektiği kadar herşey.
Her yaz da ayrı bir telaş ,ayrı bir heyecan vardır evde. Bu sene yeni kararlar ve araştırmalar içerisindeyim. Bol bol telefon konuşması, karar verme süreci, bütçe planlaması, biraz korku ve bolca umut ve kendine güven:)

Yakın zamanda farkettim ki yastığa başımı koyunca düşündüğüm 3 şey:
Love-Smile-Hope

Ne şanslıyım dimi?

23 Ağustos 2013 Cuma



Küçük Karamel Elbise'lerin hak edilen değeri göremediklerini düşünürüm hep. Aslında adına uzun uzun yazılar yazılan ve sürekli must have listelerinde bulunan küçük siyah elbise kadar durum kurtarıcıdır. Kırmızı, siyah, krem, fuşya, yeşil, caramele en yakışan renklerdir.
Beyaz tenli ve açık kumral saçlarıma kahve,altın,krem tonlarını hep çok yakıştırırım. Bu renkler içinde kendimi bulurum resmen:) 


Yılın ilk nişanına giderken gardıroptan Küçük Karamel Elbise'mi siyah stilettolar ile birleştirdim. Ayakkabı da elbise de bence gardırobumun "iyi ki var" ları :). Hafif bir makyaj ve bir clutch ile geceye hazırım. Büyüdükçe farkediyorum ki desenlerden vazgeçiyor, düz çizgiler tercih ediyorum. Böylelikle kendimi hem daha fresh hem de daha dinamik hissediyorum. Ne kadar dinamik hissettiğimi aşağıdaki fotoğrafta görebilirsiniz:)

Bol kahkahalı günler bizimle olsun:)

(Elbise, Koton; Ayakkabı,İnci; Saat,Seiko;)

22 Ağustos 2013 Perşembe


Günaydın ,
Blogun yapılanma sürecinde daha aktif daha güncel olması adına neler yapabiliriz diye düşünürken, deneyimlediğim herşeyin bu blogda bulunması benim işimi oldukça kolaylaştıracağına karar verdik. Böylelikle #SezGez sekmesini ekledik. Neden #SezGez derseniz? Bolca geziyorum:) Aynı cafe/resturant/bar a tekrar tekrar gitmek beni rahatsız ettiği için sürekli yeni mekanlar araştırıyorum. Yeni yerler keşfetmek, yeni tatlar tatmak, yeni insanlarla tanışmak beni inanılmaz heyecanlandırıyor.

Bu sekmedeki ilk yazım Konak Cafe/ Galata

İnanılmaz güzel bir manzarası var. Sağdan Haliç' ten başlayıp, Eminönü,Topkapı Sarayı, Anadolu yakası, Kız Kulesi ve güzel köprü ile panoromik bir manzarası var. Genellikle turistlerin  olduğu, garsonlarının yardımsever olduğu mekana 2-3 kere gitmişliğim var. En ön masaları çoğunlukla dolu olmakla benim gibi şanslıysanız manzaraya karşı birşeyler içmenizi öneririm. Benim gibi devasal kupalarda çay içmeyi seviyorsanız işte aradığınız mekan:)

Neden birşeyler içmek derseniz durum şöyle ki:  Benim için çok önemli bir akşam yemeği için ön masalardan rezervasyon yaptırdım. Sağolsunlar turistik bir mekan olduğu halde masalarını kapatmamış, hemen yardımcı olmuşlardı. Mekana gittik. Masamız hazır. Menülerimiz geldi. Zengin bir menüsü var. Makarnalar, etler, dürümler...Fiyatlara gelince yemekler 20-40 arası değişiyordu. Yiyeceklerimizi seçip beklemeye koyulduk. Önümüzde Tarihi Yarımada, arkamızda Galata Kulesi herşey güzel giderken yemeklerimiz geldi. Öncelikle sunumları daha güzel olabilir derken, yemeklerin tatları da içinde aynı yorum yaptım. Arkadaşım da ben de malesef yemek konusunda hiç memnun kalmadık. Yemekler bize hiç lezzetli gelmedi. Fiyat ve lezzet malesef orantılı değildi.

Kahvesi ve yanında sunulan ceviz kurabiyesi ile de meşhur olan Konak Cafe benim için sadece birşeyler içip, manzara izleyebileceğim bir mekan.

Keyifli Gezmeler

21 Ağustos 2013 Çarşamba


Hatırlıyorum da oturma odalarının revaçta olduğu dönemlerde orta sephamız sadece misafir odamızda vardı. Üzerinde, dantel üstü değerli bir vazo ve yanına serpiştirilmiş birkaç kül tabağı vardı. Asla dokunulmayan/ayak uzatılmayan/unergonomik bir sephaydı. 
Yıllar yıllar geçince artık kendi evimizi dekore edip yaşamaya başlayınca anladım ki bir orta sepha herşeyiymiş evin. Evin merkezi, kimliği ,çok şey bilip te hiç ses çıkarmayanıymış.
Mesela bizim sephamız çok eski antika sayılabilecek, narin kıvrımları olan, ne kadar temizlesek te yaşanmışlıklarından kopmayan bir istanbul hanımefendesi gibi gelir bana.

Bizim hanımefendi çiçeklere bayılır, hele şu kavanozlara demet demet yerleştirilen çiçeklere bayılır. O zamanların okuanacak dergisi, kitabı, incelenecek broşürü hep ona emanettir. Asla unutmaz, hep hatırlatır.


Bizimkinin orta sepha sohbetleri meşhurdur, kimi zaman güler, kimi zaman ağlar ,kimi zaman sesizce dinler.Keyifli sohbetlerinde yanında ŞARAP olmazsa olmazı. Her bir mantar bir paylaşımın ürünü. Yaşanmışlıklarına bağlıdır demiştim dimi ? Öğrencinin minik dünyası, dostun camdan hediye faresi, bir gelinin dilek parası, kocaman ağacın kozalakları, ilk yaptığım söyleşi sabunperisinden mis kokulu pasta formlu sabunu...
Sizin orta sephanız nasıl?  Sizce neye benzer? Neler neler var üzerinde? 



12 Ağustos 2013 Pazartesi



Selam!

Sezgi ben , arkadaşlarım bana kısaca Sez der:) 2007 yılından beri blog okurum, yazarım. (tembelliklerim hariç). Kendimi bildim bileli çizer,diker, giyer, yapar, kullanırım. Öğretmenim. Mesleğime aşığım. Minik bir yüreğe dokunmak gibisi yok. Bir çoğunuz beni okur, bilir "Sezsel" veya "Sezgi" diye. Ama çok az kişi yüzümü, kaşımı, gözümü görmüştür. Bundan sonra blogda yüz kesip/biçme/kırpma aktivitelerini bir kenara bırakıp, gül cemalim ile sizlerin karşısında olmaya  karar verdim. Gezmeye bayılırım, yeni mekanlar/şehirler/tatlar keşfetmeye taparım. Dostlarım benim biriciklerimdir. Çok değer veririm, her an yanlarında olmaya çalışırım. Bu konuda oldukça da şanslı olduğumu düşünürüm. Gastronomi benim yeni bebeğim. Refika Birgül fanıyım. Gülmeyi, güldürmeyi severim.  Felsefenin acıdan doğduğuna inanırım. Bundan önceki hayatımında Ege kıyılarında  Helenistik dönemde yaşayan biri olduğumu düşünürüm. Alaçatı sokaklarını ezbere bilir, Foça'da gün batımında rakı-balık olmazsa olmazımdır. "Olduğu kadar, olmadığı kader.." yeni mottom.

Bol güneşli, neşeli, huzurlu sağlıklı günler bizimle olsun.

Keyifli okumalar



1 Ağustos 2013 Perşembe


Sürekli not alan, not aldığımda kendimi daha güvende hisseden, listeler yapan bazen o listeler içinde kaybolan da biriyim. Not tutmaya, çok kısa zaman önce başladım. Çantama minik bir defter atıverdim. Aklıma gelenleri, yapılması gerekenleri, okunması gidilmesi araştırılması gereken ne varsa yazar oldum.Çokta faydasını gördüm. Evinde belirli köşeleri için not durakları yapmak kesinlikle evin Must Have' i:)
kaynak