30 Ağustos 2015 Pazar


Selimiye ye dair 2. yazım yemece içmece :) 1.yazım konaklama için buraya bakabilirsiniz.

Konaklaması, yemesi-içmesi ayrı güzel Selimiye, benim tatil anlayışıma uygun harika bir mutfağa sahip. 

Selimiye' de birkaç yer dışında sürekli farklı mekanlarda farklı tatlar denedim. Eğer aynı yere ikinciye gidiyorsam, lezzetine vurulduğum içindir :) Kendime ziyafettir :)

Denediğim lezzetleri hemen yazmaya başlıyorum : 

  • BÜLENT'İN MUTFAĞI KALP BEN :) Hayatımda ilk bamya yediğim yerdir:) Harika zeytinyağlıları ve sütlü levreği Bülent'in elinden çıkmadır. Hassastır, özenlidir. Babaannemin yıllardır yaptığı Ayva yemeğini babaannemden sonra yediğim ilk yerdir. Bülent'i çok sever sayarım, kallavi bir sohbeti de vardır.

  • Selimiye nin bir çok yerinde KEÇİ PEYNİRLİ LOSTAYI DENEDİNİZ Mİ? yazılı mavi beyaz minik tabelaları göreceksiniz. Nedense bu tabelaları sürekli görünüp, son Selimiye tatiline kadar gitmedim. İnstagram paylaşımlarımı gören bir arkadaşım kesinlikle gitmelisin deyince, o akşam tatlısını Losta Tatlıları'n da yedik. Galip usta ve eşinin kendilerine has yarattıkları Losta tatlısının yanında Acı bedemli muhallebisi, elmalı rodosto tatlısı... gbii çeşitleri var. Keçi peynirine bayılan ben keçi peynirli lostasına çok sevdim. Buarada Losta : Selimiye'nin eski adı :)

  • Aslında Selimiye konseptine asla uygun bulmadığım MAVİ PİDE, ilk gördüğüm de "bu nedir yahuuu neden açılmış" diye tepki gösterdiğim bir pideci. Bu kadar laf söyleyip, yine de meşhur pidesinden denedim. Közlenmiş patlıcanlı pidesi güzeldi. Fakat halen kendisi bir butik koy olan Selimiye' ye uygun bulmadım nedense... Çok yol kenarı işletme geldi ne yalan söyleyeyim...

  • Attığımız kulaç ve salladığımız zarlardan kaybettiğimiz kalorilerimizi KARADUT KAHVE EVİ'inin müthiş karışık tostu sayesinde geri alıyorduk. Karadut yakınlarında bir yerden denize girin, tostunuz, sodanız, kahveniz, suyunuz ve tavlanız onlardan olsun:))))

  • Tatlı konusunda da çok bonkör davranan Selimiye de PAPRİKA harika sunumları, bembeyaz dekoru ile uğrak duraklarımdan. Çilekli,lavantalı limonata ,süt reçelli cheesecake, keçi boynuzlu muhallebi başta olmak üzere her tadı harika. Tatlıları günlük yapıldığı için her gittiğinizde size tatlılarını üşenmeden anlatıyorlar. Belki birkaç reçelde atarsınız çantanıza..

  • SARDUNYA,AURORA, HİDAYETİN YERİ  da mezeleri ve balıkları başka türlüdür. Nokta! :)))

  • CERİ PASTANESİ‘ nde börekler, poğaçalar, tatlıları bir numaradır.  Hepsi nefis. Neşe Ceri kendisi yapıyor. Gece tam 00.00 da kapılarını kapatıyorlar.

  •  Nedense deniz kenarı bir tatilde hep balık veya kıyı restorantların da uzun soluklu masaların tutkunuyum. Bu sebeple BADEM MANTI' ya, çikolatalı mantı yemek için gittim. Çok ta memnun kalamadım açıkçası. Ama müdavimleri çok..

  • Hem konaklayabileceğiniz hem de lezzetli yemeklerinden tadabileceğiniz zevkle doşenmiş DELİCE RESTORANT. Sahibi Bihter hanımla nedir buradaki huzur diye sohbet ederken Delice'nin maddi kaygısı yok demiştim. Sanki evine gelen misafirlerinizi ağırlıyorsunuz.  Şık ve zevkle döşenmiş deniz kenarı masalardan önceden rezervasyon yaptırın derim.

24 Ağustos 2015 Pazartesi



Selimiye....

3 sene önceye kadar sık sık seyahat dergilerinde , gazetelerin gurme ve gezgin köşelerinde kısa kısa okuduğum harika koy ...

Geçen sene tatil rotam da yokken "hadi" diyerek soluğu Selimiye'de aldım. Sadece isminden ve güzel tatlarından haberdar olarak geldiğim Selimiye, tam keşfedilecek bir koydu. İlk gidişimde çok memnun kalınca aynı yaz 3 kere, bu yaz da 3 gunluğune gittiğim Selimiye den 7. günde zor ayrıldım:)

Benim seyahatlerim artık keşfetmek ve dinlenmek olmak üzere 2 ye ayrılıyor.  Geçen sene  bolca keşfettiğim Selimiye, artık benim için artık harika dinlenme koyu.

Hemen notlarıma bakarak, deneyimlerimi paylaşıyorum.

Öncelikle Selimiye' nin bozulmamış, harika bir doğası var. İmara çok arazi açılmamasının buna çok büyük bir etken. Miss gibi yemyeşil doğası ve billur gibi denizi, biz İstanbul un tahribatı içinde yaşayanlar için inanılmaz güzel geliyor.  Civardaki koylarda sanayi tesisi yok, ev bile sınırlı sayıda. Bu sebeple el değmemiş bir doğa ve siz başbaşasınız.

Ulaşımı diğer koylara göre biraz daha zor olunca, gelen kişi sayısı da bu sebeple eleniyor. Gerçekten keşfetmek isteyen, doğaya saygı duyan, Selimiye kültürünü bozmayacak kişiler seçim yapıyor. Ulaşım olarak Dalaman Havaalanı'ndan - Marmaris Otogar.  Otogardan kalkan Selimiye minibusleri ile 1 saatlik Selmiye' desiniz.


Konaklama ile başlayalım. Selimiye de konaklanacak tesisi oldukça fazla. Ama insan böyle özel bir koyda butik ve özen gösterilmiş tesislerde konaklamak istiyor. Umarım benim seçtiklerimden memnun kalırsınız .


Portakal Butik Otel ,

İlk gidişimde Portakal Butik Otel de konakladım. Tertemiz yepyeni odaları ile yeni açılan bir tesis. Kahvaltısı harika ve çalışanları güleryüzlü, tertemiz bir butik otel. Havuzu var ama miss gibi bir deniz varken havuza girmek bir tercih bile olsa, mikrop yuvası su havuzlardan uzak durun lütfen :)



Delice Selimiye,

Geçen sene gittiğimde iskelesini kullanıp çok memnun kalmıştım. Sunumları ilgi çekici, mutfağı harikaydı. Ardından işletmesini yapan Bihter Hanım ile konuşunca, anladım ki mimar olan Bihter Hanım, Delice Selimiye 'nin her köşesi için çok emek vermiş ve harika bir butik otel ve apart ortaya çıkarmış. Bu sene iskele, restoran ve butik oteline apartı da  ekleyen Delice Selimiye yine çizgisini bozmamış, her kösesini ilmek ilmek işlemiş.  Denize sıfır konumu ile de sabah denize uyanıp, aksam denize uyuyorsunuz. Restoranı da en az konaklaması kadar güçlü olan Delice Selimiye 'yi ben çok sevdim, deneyin derim :)



Les Terrasses De Selimiye ,

Selimiye sırtlarında, manzarası harika, konsepti güzel, odaları tertemiz. Hizmet güzel. Kahvaltısı harika fakat her şey bir kenara,  Les Terrasses De Selimiye 'yi niye seçmeliyim derseniz : miss gibi orman ve deniz havası, Selimiye  manzarasına hakimiyeti derim. Resmen bir tablo, otur izle :) Tabii unutmamak gerek, Les Terrasses De Selimiye  merkezden uzak olduğu için arabanızın olmasında fayda var.

 Fotoğraflar : Booking.com

17 Ağustos 2015 Pazartesi


Geçen yazımda bahsettiğim Münire' de gazozlarımızı içerken, bir yandan da sahibi ile Özgür ile laf lafı açtı. Muhabbet İzmir Kumru' suna geldi. İzmir Kumru' sunu bu güne kadar hep içi tıka basa sucuk, salam dolu susamlı ekmek diye bilirdim. Meğer yanlış biliyormuşum.

İzmir Kumrusu denildiğinde harika çıtır susamlı ekmeği akla gelmeliymış. Zaten bu ekmeğin adıymış İzmir Kumrusu. Sonrasında tat versin diye arasına sadece 3 lezzet eklenirmiş: İzmir tulumu - biber - domates
                                              Anlayacağınız işin mahareti ekmeğindeymiş :)))))))

Kumru ismini de Konak Meydanı'ndaki telaşlı koşan minik kumru kuşlarından 1960lı yıllardan almış.


Peki İzmir'de İzmir Kumrusu'nu en iyi yapan yer neresiymiş?  Hayır bilemediniz markalı, janjanlı gösterişli mekanlar değil. Tam olarak önünde durduğum eski, harika asmaları sarkan, upuzun bacası olan fırın. İsmi yok. Sadece yerinin tarifi var. Kıbrıs Şehitleri' nde Sanint Joseph Fransız Lisesi' nin yan duvarına komşu sokakta.  O civarda kime sorsanız hemen gösterir.


Gevrek, normalde simit kalınlığında değil, daha ince olurmuş. İstanbul simitleri gibi burgu da yapılmadan hamuru daire şekli verilirmiş.

Bu emek dolu fırın gittiğiniz gibi kumrunuzu ve gevrekinizi taş fırına gönderiyor. Sımsıcak bir halde servis ediyor. Fırın önünde bulunan birkaç tabureden birine oturup, bu harika lezzeti mideye indiriyorsunuz.



İzmir'in bir diğer efsane tadı boyoz:)

İspanya'dan İzmir'e yerleşen Yahudi topluluğun getirdiği lezzet olarak bilinen Boyoz, İspanyolca yazılışıyla bollos  "küçük somun" anlamına gelen bollo sözcüğünün coğuluymuş. İspanyolca iki L harfi Y sesiyle okunur. 
Alsancak Dostlar Fırını da Boyoz un yenebileceği en iyi yer diyebiliriz. Zaman geçtikçe hem çehrelerini, hem de tatları değiştiren Alsancak Dostlar Fırını' nın enginarlı boyozuna bayıldım.

İzmir'e gittiğinizde sürekli Kordon'da oturmayın ve bu 3 süper lezzeti, işin erbabı mekanlardan tadın :))) 

(kaynak: vikipedia)

14 Ağustos 2015 Cuma


İzmir e olan sempatim, İzmir'i keşfettikçe daha da artıyor. Nedendir bilmem sevmiyordum herkesin ölüp bittiği İzmir'i. Başlarda, çok değer verdiklerim için seviyorum derdim. Şimdilerde hadi keşfe çıkalım diyorum. Emek harcıyorsam, seviyorumdur:)

Yepyeni instagram keşiflerden  biri: MÜNİRE. Hastangleri ile daha yakından inceledim., İzmir e gittiğim gibi Münire'de aldım soluğu.


Sahibi Özgür, İstanbul'dan kopup gelen, hayallerinin peşinde koşan biri. Antika merakı, özgür ruhu ona MÜNİRE'yi hediye etmiş. Kendi seçtiği objelerle harika bir dekor oluşturmuş.  

 Türkiye' nin çeşitli yerleinden bulup getirdiği gazozları, miss gibi kahveleri mevcut. Gazozlar içinde kaybolsan da elbet birini seciyorsun ama aklın hep diğerinde kalıyor.



Kahve çeşitlerine gelince, tercihimi türk kahvesi aşığı biri olarak "Saray Kahvesi " nden yana kullandım. Resmen bayıldım. İçindeki karışım ile helmeli helmeli tadını veren kakule ile inanılmaz güzel bir tat. Resmen tadı damagımda kalanlar listesine eklendi.


Münire'ye gidin, gazozlarından, kahvelerinde tadın. Havasını koklayın, Hatta dekor olarak duran parçalardan beğendikleriniz sizinle birlikte gelsin:) 

19 Ocak 2015 Pazartesi



Aslında hayatı zorlaştıran biz insanlarız.
Nedir yani  1 blog yazısı yazmak? Yüreğini kaleme döküp, gözünü fotoğrafa aktardıktan sonra aman efendim rujumu bozuk sürmüşüm. peçete bozuk çıkmış diyorsak bunlar kuruntu arkadaşlar:)

Şimdi uzun bir aradan sonra bir yemek postu yapayım dedim. Baktım patatesleri azcık yakmışım. (huyum kurusun ,hep biraz yakarım.) Of çöp bu resimler dedim. Sonra baktım aslında o kadar da yanık değil:) Hem benim derdimi anlatmam için yeterli bu fotoğraflar, hem 2 parça yanık olunca kım ne diyecek ki? Yaz gitsin Sez dedim:)

Buyrun fırında çeşnili miss gibi patates tarifi:)

Kırmızı biberin hafif acısı, sarımsağın aroması, cevizin kıtırı ...Nasıl birşey bu :) diye yorumaldı hanımlar .Benden söylemesi:) 

Ben 2 kişiye 3 küçük patatesi elma dilim şeklinde doğradım. Fırın kağıdının üzerine koydum. Üzerine ceviz, badem, nane,toz sarımsak ,bütün sarımsak, kırmızı biber ekliyoruz. Fakat buradaki püf nokta bir yemek kaşığı yağda gizli. Çünkü sarımsak olsun, kırmızı biber olsun patatesin, cevizlerin üzerine harmanlanması gerek. 

Ağır ağır pişmesinde fayda var. Sakin sakin pişssin. Siz o sırada etle/tavukla ilgilenin:)

Piştikten sonra ben yağlı kağıt ile servis yapmayı çok seviyorum. Hem şık duruyor, hem de tabak temiz kalıyor.

Kolay gelsin hanımlar :)))