25 Temmuz 2012 Çarşamba

Sarayburnu' m

Hiç yorum yok :
 
Topkapı Sarayı'na hatta tarihi yarımadaya hayranlığım çok çok uzun yıllar öncesine dayanır. Küçücükken, kocaman ağaçların arasında Gülhane Parkı'nda gezmek, Sarayburnu'na giden yolu bir kez bile tamamlayamamak, padişahların bol mücevherli, tarlatan etekleri salına salına yürüyen kızlarından biri olduğumu hayal etmek sarı dümdüz saçlı kızın çocukluk anılarından birkaçı:)


 Yarımada gezimin sonunda koşar adımlarla geldiğim Saray Burnum:) 
İşte enfes istanbul manzarasına kavuştuğum an:)

Hep derim istanbul ve para güzelsiniz ama benden güzel değilsiniz.
Benim sizin güzelliğinizi gören gönlüm olmasa...
Ömer Hayyam'ın çok sevdiğim bir dörtlüğü aklıma geldi şimdi

Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.
Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
Sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok.
Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok

Ömer hayyam okuyun derim, derinden güzel güzel ya da açık seçik söyler söylemek istediğini...


Sarayburnu'na gidip de bakır demliklerde çay içmemek olur mu?
Şansım yaver gitti de önlerden boş bir masa benim oldu. Kitabımın sayfalarını bir bir çevirirken, şirin mi şirin demliğimden de çayımı yudumlayarak günü sonlandırdım.

Şirin demekte haksız mıyım ama?
Kim beğenmez ki böyle bir sunumu?

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

yorumlarınız